canım günlüğüm

Seninle birlikteliğim sadece sonrasında okumak hoşuma gittiği için başladı .

Ama sonrasında sevindiğimde,üzüldüğümde,yeni bişiler öğrendiğimde,kötü bişiler duyguğumda,canım sıkıldığında kısacasa her zaman bir bahane bulup seninle buluşmak beni mutlu etti...

seni seviyorum canım günlüğüm...

11 Şubat 2011 Cuma

kafasına darbe alan kedicik

kafasına darbe alan kedicik


22 Ocak 2010 Cuma

Ne güzel şey MERAK....


BAY MERAKLI gibi olmak istermiydiniz??
Her şeye burnunuzu sokmak...

meraksız insanlarının keşif duyguları gelişmiyor...

şahsen ben de bay meraklı gibiyimdir...

herşeyi sorar öğrenirim. herşey somut olacak benim için.. yani elle tutulur , gözle görülür olmalı..
mantığa uygun bir şekilde gelişmeli olaylar...
araba kullanıyorum. bin git işte değil mi!
ben de öyle değil nasıl çalışıyor, nasıl tekerlekler dönüyor?? hep bunları bilmem gerekir...

herşeyi merak ederim.. merakım bana çok şey katmıştır...

                                                           merak çok güzel bir şey...


Ancak kedilerdeki merak aşırıdır. gözü kara şekilde her yer girer çıkarlar. her şeyi koklarlar, yalarlar...:))
bazen başlarına kötü işler  de açar bu aşırı merak..


benim kedim sokağa gidip gezip geliyor. bu sabah geldiğinde bıyıklarına yapışan bant bana bu blogu yazdırdı...resmini çekemeden bantı çıkardı attı...  dumanı çok seviyorum....

başka bir alem bu kedicikler....




21 Ocak 2010 Perşembe

lütfen hayvanlar konusunda biraz fazla empati kurun....


Soğukta gidebileceğiniz sıcacık evinzin olması...

Sokak hayvanlarının böyle bir şansı yok.....

Normal havalarda sıkıntı yok.
Bir ağaç dibi,balkon altı , kuytu bir köşe onlar için barınacak uyuyacak uygun yerlerdi....

ancak  dondurucu havada nerede nasıl barınacaklar???

Nerede yiyecek nerede temiz su bulup içecekler???


Her zaman kendinizden daha az şanslı olanlara verdiğiniz değerler ölçülür değeriniz....

Lütfen temiz bir kap su ve biraz kuru mama konusunda cimri olmayalım...
Her istediğimizde yiyebildiğimiz yiyecekleri düşünün...

onlar sadece yaşamak için yiyorlar....

açlıktan ölmenin ne demek olduğunu kimse bilmez inşallah....

biraz açıktığınızda içiniz nasıl ezilir büzülür,,, mideniz bulanır... ya onlar??? günlerce açlar...

azıcık susasanız, ağzınız kurusa?? onlar saatlerce susuzlar... taki çamurlu bir su bulu üzerinden içne kadar...

biraz üşüseniz, hemen ellerinizi ovuşturur,ısınmaya çalışırsınız.

lütfen hayvanlar konusunda biraz fazla empati kurun....





herkes 1-2 sokak hayvanına baksa bu sorun ortadan kalkar...

tekrar görüşene dek....
sokakta üşüdüğünüz , acıktığınız ve susadığınız zamanları düşününnnn....

sevgiler....

12 Ocak 2010 Salı

çocukluğumda çok merak etmişimdir...


hiç unutmuyorum babanemin bahçesinde olan bu kaktüs bitkisinin adını sormuştum.
(çocukken herşeyin bir adı olduğunu düşünüyordum.)
babanem 'kaynana dili' deyince anlayamamıştım.
bu kaktüsü her gördüğüm yerde aklıma kaynana dilinin ne olduğunu düşündüm.
şimdi şimdi iyice anlıyorum ki bu kaktüs adını çok anlamlı bir şekilde almış:)
ben evleneli henüz 9 ay oldu.
eşimin annesi ve babası şehir dışından bize ilk defa kalmaya geldi.
6 gece kadar kaldılar ve bu kaktüsü sık sık andım:))
annesi kibarca ' annem şunu şöyle yapsaydın, 'bunu böyle koysaydın 'diyor.
ama aynen bir kaktüsün dikeninin eline batması gibi bu laflar bana batıyordu.
merak ediyorum; acaba alışma sürecimizde olduğumuz için mi bu tip laflar beni rahatsız ediyor,
yoksa ömür boyu mu batacak bu dikenler???
acemi bir gelin olarak tecrübeli gelinlerden kayana dilin ile ilgili anılarınız bekliyorum...
aksilik kaynana dilini görsel olarak çok severim...:))





19 Aralık 2009 Cumartesi

hayal ettiğim yaşlılık...

gönül her zaman sevdiklerini yanında ister...



benim aileme pek falza düşkünlüğüm yoktur. malda mülkte de gözüm yoktur..

yaşlılığımda hayal ettim;



giriş katında küçük bir dairem olsun, balkonu kocamaaaan olsun balkonumda gece gündüz misafir ağırlayayım:)) misafirlerim tabi ki kedilerim olsun...



kedi evleri yaptırayım..

yastıklar minderler oyuncaklar.. mamalar çeşit çeşit...

oohh benden mutlusu olmaz.. hergün onları beslerim severim seyrederim..



anne kedi gelince ona biraz ayrıcalık tanırım... büyük yuva ve bol mama.. bebişleri olunca da bebişlere özel ilgi alaka...



topalolana balkona atlayamadığı için küçük bir merdiven...



kör olana da biraz sınırlı alanda bakmak daha uygun olur. isteyen sokağa gitsin gelsin. benim içim pek rahat olmaz ama özgürlük özgürlük özgürlük....





zevkle yaptığım mesleğime devam edemediğim yaşlılık yıllarımdaki hayalim budur...

ya sizin yaşlılık hayaliniz??

17 Aralık 2009 Perşembe

kaybetmeden kıymet bilmek

soğuk havaları pek sevmiyorum...

soğuk havaların aniden gelişi beni yine hasta etti. ateşim yok, burun akıntısı vs yok ama korkunç bir ses kısıklığı oluştu...
çok komik erkek gibi bir sesim oldu. özellikle telefonda kimse beni tanıyamıyor...
korkunç ses sabahları ve geceleri daha da kötü oluyor..

neyse sesim normale dönene kadar birkaç işimi de erteledim. insanları korkmasın diye...

havalar cumartesiye kadar hızla düşerken haftanın en soğuk günü cmts olacakmış.. ben de sesimdeki değişikleri merakla bekliyorum:)) inşallah kötüye gitmez...:)) insanları daha fazla ürkütmek istemiyorum....

kendinize dikkat edin...

sesinize de:))


kaybolmayan şeyin kıymeti bilinmez.!!!

12 Aralık 2009 Cumartesi

göz göre göre gözü kör edilen yavru kedi

şanssız kedicik

Bugün sizlere kliniğimde doğup,büyüyüp 1 aylık olan sadece iyi bakılması koşulu ile ücretsiz sahiplendirdiğim kediciği bir hekimin nasıl kör ettiğiniz anlatıcam.

kedicik 1 aylık olupkendisi kuru mama yemeğe başlayınca sahiplendirdim.

sahiplendikten 2 hafta sonra bahçeye çıkarmışlar. gözünün biri mikrop kapmış ve konjiktivit (göz yaşarması,kızarması vs..) olmuş.

Elinde çantası ile dolaşan bir veteriner hekimi eve çağırıp tedavi ettirmeye başlamışlar.

Yaklaşık 3 hafta sonra kedicik bana bir torba dolusu ilaçla geri geldi.
ve yüzüne baktığımda bana sadece tek gözü ile bakabildiğini gördüm.

Durumu şaşkınlıkla karşılayıp açıklama beklerken bayan ilaçları sırasıyla nasıl kullandıkları anlatmaya başladı.

antibiyotikli göz damlasını sabah akşam kullanmasını söyleyen 20 yıllık veteriner hekim kediciğin gözünü kaybetmesine sebep oldu.
göz için olan antibiyotikli damlaların insanda da olduğu gibi hayvanlarda da en geç 4-5 saatte bir defa tekrarlanması gerektiği konjiktivit tedavisinde önemli bir püf noktasıdır.

maalesef bu bilgiye sahip olamayan hekim kediciğin tek gözünün kaybına sebep olmuş. 3 gün ara ile antibiyotik değiştirmiş. birinin etkisini görmeyi beklemeden diğerine geçmiş. bu da ikinci hata olmuş...

sorun bu kediciğin 2 aylık dahi olamadan tek gözlü kalmış olmasıdır.

ve daha kaç kedicik köpekcik???


kendiniz ve hayvanlarınız için lütfen hekimize soru sorun açıklama isteyin.

hekiminiz biliyorsa size açıklar bilmiyorsa da kafasında soru işareti oluşur araştırır.